Counter

9 Aralık 2011 Cuma

Mimler, Kaplumbağa Aşkı ve Anılar

Aslında mim konusunda sıkıntıya gelemeyip kendimi muaf ilan ettim ya ilk ve son kez muafiyetime kısa bir ara veriyorum. Çünkü: 
1. İki çok sevdiğim bloggerdan birden geldi, ikisi de anlayışlıdır bu konularda kızmazlar bana ama iki kişi birden olunca ben rahat edemedim. 
2. Elimdeki işler bitemiyor, araya minik tefek işler giriyor ve hiç bir şey paylaşamıyorum 4-5 gündür. 
3. Yeni takip etmeye başladığım güzel baba Hypo dün çok güzel bir yazı yayınladı ve benim kaplumbağa anılarım canlandı, Nil de teşvik edince bu konudan bahsetmek de farz oldu. 

Derken derken ürün paylaşımı dışında kocaman bir başlık çıktı ortaya. Hal böyleyken başlığımdan da anlaşıldığı üzere konumuz uzun, şimdiden sabrınız için teşekkür ederim. 

Önce sevgili arkadaşım Hobihuzur, ardından da yine Berk' in annesi canım Nil mimledi beni aynı konuda... 

Hakkımızdaki 7 gerçek. Çok tehlikeli bir konu :) Yazmak ya da yazmamak işte bütün mesele. Ya yazmamam gereken şeyleri de yazarsam ya kendi kendimi mahcup edersem, utandırırsam. Haydi hayırlısı : 


1.  Kişisel alanım konusunda takıntılıyım. Açayım. Yakın çevremde çok fazla insan olmasından hoşlanmam. Hayatıma aldığım insanlar sadece sevdiğim için, istediğim için hayatımdadır. Yani ayıp olur diye, arkadaşımın arkadaşı diye, eşimin iş arkadaşının eşi diye, sosyal nedenlerle filan değil, sevdiğim için. Aynı ortamda olmak zorunda olsam bile bir süre, gülümseyen bir tabloyumdur sadece. (Bencillik değil, ruh yorgunluğu) 

2. Mutlu ve keyifli isem yanımda hüzünlü, üzgün veya öfkeli olmak kolay değildir. Ağzından girer burnundan çıkar kendime benzetirim.  

3. Hayatıma aleni müdahale edilmesinden hiç hoşlanmam. Biri bana şunu şöyle yap, bundan sonra buna böyle davran diyorsa inadına değil ama yapamam. Eskiden mücadele eder direnir tartışırdım, şimdi susuyorum ama yapmıyorum :)    

4. Neredeyse iki yıldır iş hayatından uzağım. Çok yoğun bir tempoda şantiye ortamlarında, bol kalabalık içinde çalışırken bir anda ev insanı oldum ve itiraf edeyim hiç bu kadar dayanabileceğimi tahmin etmiyordum. Burnum sürtülür dönerim; 6 ayda pilim biter diyordum ama bitmedi, dönemedim. Sıtkım mı sıyrılmış ne? Allah sonumu hayır etsin; bir ara dönüp 3 yıl sigorta eksiğimi tamamlamam lazım ki yılların emeği boşa gitmesin, emekli olabileyim, akmasa da damlar. 

5. Dışarıdan inanılmaz sakin ve huzurlu görünürüm, sadece beni tanıyan insanlar bilir huzursuz muyum, gergin miyim, rahatsız mıyım, neyim... 

6. İmalardan ve dolaylı anlatımlardan hiç hoşlanmam. Satır aralarını okuyamam, en basit ifade ile açım diyorsa karşımdaki donatırım sofrayı ama aç olduğu halde ayıp olur diye yemiyor tokum diyorsa da peki derim ısrar etmem. Klasiktir, gençken dışarı çıktığında annen der ki şu saatte gel azıcık gecikirsin misal yarım saat, annen bağırır salondan sen kapıyı açarken 'yatıya kalsaydın' diye; dönüp gidesin gelir. 

7. Kimse hakkında kötü hiç bir şey söylememeye hatta düşünmemeye çalışırım çünkü bir şekilde döner dolaşır beni bulur diye korkarım. Eşim bu konuda zaten karma gurusu gibidir sağolsun. 'Adam katilmiş, 10 kişiyi katletmiş' dersin. 'Nerden biliyorsun' dan girer, 'tanıyor musun, nedenlerini biliyor musun, adamın koşullarından haberdar mısın' dan çıkar. Konuşturmaz. Yani tencere kapak olmuşuz bu konuda zaten.

:) Bitti mi ne ? Çok açık vermedim inşallah. 

Şimdi gelelim kaplumbağa aşkıma :) 



İşte benim güzel tatlı kızım Dharma. Aklıma gelen ilk şey onunla ilgili; annemin işgüzarlığı neticesinde bir arkadaşının oğlu beni ziyarete geldi başka bir şehirden ve benim onu alıp gezdirmem ve ilgilenmem gerekiyor. Otogarda arabama bindiği andan itibaren usul usul başladı dalga geçmeye kızımla, kibarca uyardım, dedim ki 'ben çok seviyorum arabamı, değiştirmeyi de düşünmüyorum.' Ama anlamıyor, en sonunda:

 'Adı da vardır şimdi bunun' dedi, (bu demesine rağmen sakin kalmaya çalışarak gülümsedim.) 
  ' Evet var Dharma' dememle çocuğun kahkahayı patlatması bir oldu.   
  ' Darmadağın' ın kısaltması mı? " demez mi? (biliyorum zekice)  

Ne yaptım dersiniz. O kadar öfkelendim o kadar köpürdüm ki sağa çektim ve dedim ki :
   ' Biz sizi daha fazla tutmayalım' 

Uzatmayalım indirdim çocuğu, ne olduğu da umurumda olmadı açıkçası. Sonra annemden olan azarı işittim o yaşımda ama olsun, dedim ya sevmediysem sevmemişimdir :) Arabam da kıymetlimdi ayrıca laf söyletmem. 

Dharma' nın bir sürü fotoğrafı var ama birlikte sadece bir fotoğrafımız var malesef. 2006 da ayrılmak zorunda kaldık; çünkü o kadar zor durumlarda ve yerlerde yolda kaldım ki onunla; karar verdim artık bizden birbirimize hayır yok, yoruyoruz birbirimizi, üzüyoruz ayrılalım. Gülmeyin, hislerimde son derece ciddiyim, demek ki iyi bakamıyordum ki bozuluyordu, o bozulunca da ben bozuluyordum, kızıyordum. Yürütemedik :) 

Hypo' ya söz verdiğim üzere en komik ya da acıklı hikayemi paylaşmak isterim. Bir kurban bayramı  arefesi Ölüdeniz' de yaşıyorum o zaman, canım ablam da Marmaris' te. Malum bayram dedim ki birlikte olalım. Arefenin sabah köründe atladım vosvosuma çıktım yola. Göcek rampasını tırmanırken araba hık dedi kaldı. Rampadayım, çıkıyorum, bayram trafiği... Frene asıldım hem el hem ayak. Allahtan kenarda bir cep vardı hemen aldım kenara bin bir zahmet. Aradım ustamı. Ustam da Denizli' de. Dedim durum bu. Bu arada o kadar iyi anlıyorum ki arabanın mekaniğinden az buçuk tamir yapabiliyorum. Bujiler, motor filan hiç fena değilim, mecburiyetten platin değiştirmişliğim vardır İzmir-Aydın otobanında. O soruyor ben kontrol ediyorum derken anladık ki benzin otomotiği bozulmuş, ee napıcaz? Dedi ki yedek yok mu, yok artık dedim gaz teli var vites teli, platin, buji, sigorta, el freni teli bile var ama benzin otomatiği hiç aklıma gelmedi. Arabada domates varsa dedi kes ortadan koy üstüne biraz gidersin, ısınınca domatesi değiştir, salim bi yere çek en azından. Domates, arabada yoktu doğal olarak sadece su. Ve ben ne yaptım :) 

O trafikte döndüm geri saldım yokuş aşağı, araba ısınıp durdukça (ki 5 dakikada bir filan oluyordu) çek kenara aç kaputu dök suyu bekle soğusun benzin otomatiği yine çık yola. Akşama dek Fethiye otogara dönebildim binbir tehlike ve emanet ettim kızı bir dükkan esnafına atlayıp otobüse gittim Marmaris' e. Bu arada ustam da bana bir benzin otomatiği kargo etti ve bayram dönüşü otomatiği değiştirip kızı ayağa kaldırdık. 

Daha neler neler, ama yine de özlüyorum. İlk arabam, ilk özgürlüğüm, bir sürü anlamı vardı benim için. Şimdi daha iyi ellerdedir umarım. 

25 yorum:

  1. kaplumbağalara bayılıyorum ben.
    Evet ayrılmanız çok kötü.çok üzüldüm.
    ve şu çocuğu bende indirirdim.
    insanın sevgilileri kıymetli oluyor:)

    YanıtlaSil
  2. dharma diye bir dizi vardı. aklıma o dizideki kızın hareketleri geldi.
    dharma, süper bir araç.
    kaportası çok iyi.
    önemli olan bu araçlarda kaportadır.
    motor yapılır, satmanıza üzüldüm.
    umarım ileride başka dharmalarla birlikte olursunuz:)
    her şey için çok teşekkür ederim, çok naziksiniz:)

    YanıtlaSil
  3. 7 gerçeği siz de yazmışsınız, zevkle okudum:)
    3.maddenizi ben de yazabilirmişim kendime. Bir liste daha mı yapsam:))

    Kaplumbağayı sevenler de acayip sevip bağlanıyorlar. Benim böyle bir fırsatım olmadı ama bana da sempatik geliyor.

    YanıtlaSil
  4. Kahvemi aldım ve keyifle okudum seni :)

    Yedi gerçegini okurken ne çok ortak yön varmış dedim Rengim. Hele kimse hakkında kötü düşünmem bile dedinya aynı öyle..

    Birinci, ikinci, üçüncü maddelerde aynı ben :) Gülümsüyorum okurken :)

    Kaplumbaga aşkın hakkında hiç konuşmucam bayılırım diyorum ve susuyorum. O genci arabadan indirme kısmında bittim yani :)

    Arabadan gerçekten iyi anlıyomuşsun, o konuda zır cahilim ben :)

    Çok keyifli okumak, Dharma'dan ayrılmana üzüldüm ama..

    YanıtlaSil
  5. Renk'im, canım benim ya...Canım, gerçeklerini okudum.Teşekkür ederim yazdığın için,aynen asla kırılmaz ve kızmazdım. Benden Berk'in annesi diye bahsetmen ayrıca gurur verici.Çok teşekkür ederim,güzel arkadaşım.
    Gerçeklerine gelince;ben zaten söyledim seviyorum seni,çok da yerinde bir duyguymuş:)
    Dharmaya sevdanı da çok iyi anlıyorum.Gülünecek birşey yok,duygulandım bile ben. O gence ben tekme de atardım ama sen asil davranmışın.

    YanıtlaSil
  6. çok keyifle okudum valla.
    :)
    yedi gerçek evet ilginç sayılır.
    ama sevdim.
    belirgin bir kişiliksiniz.
    komik de yazmışsınız ama.

    dharma kısmı çok hoş. isim çok hoş. oğlanın esprileri de hoşmuş ama bak şimdi düşünürsen bayağı komik duruyor.

    benim de benzer bir yazım var. simay öyküsünde. beetle benzeri 2cv için.

    başınıza gelen şey aynen babamın başına gelmişti tatilde bir yokuşta.

    aa ben de herşey isim takarım. evdeki aletlere bile.
    :)

    YanıtlaSil
  7. Sevgili G, ayrıldık yapacak bir şey yok, mantık ayrılığı :) Ama tekrar alıcam onu ya da bir başkasını 74 model 1303 motor S :)


    Sevgili Hypo, Dharma' nın adı zaten o dizideki Dharma' dan geliyordu. Dharma and Greg :) İşte o kız kadar tatlı idi benimki de. Sarışın, özgün, doğa dostu, mistik :) Çok da iyi durumda idi hatta ben ona sıfır motor bile yaptırmıştım. Motor bloğu ve iç aksamını komple yenilettim. Taban sacı delikti de yanımda oturan aşağı inecek bir gün diye ödüm kopardı, değiştirttim, 3 e aldım 13 masraf yaptım ama çok seven bir üniversiteli gence 2,5 liraya verdim. Ama söylediğim gibi sonra alıcam tekrar Dharma' yı veya bir başka kardeşini. Asıl ben teşekkür ederim, tatlı anılarımı tekrar yaşattınız bana :)


    Sevgili Semi, aslında insanın kendini anlatmasından zor bir şey yok ama yazmaya başlayınca benim de aklıma bir yığın gerçek geldi, en belirginlerini yazdım.
    Ayrıca bir kaplumbağa' dan daha sevimli ve karakterli bir araba olamaz bence de.


    Aslı' cım, işte o ortak noktalar bize yakın hissettiriyor ya zaten. Diyorum sana çok sevdiğim kardeşim gibisin diye boşuna mı :)
    İyi yapmışım dimi çocuğu arabadan indirmekle, şimdi olsa yapabilir miyim bilmiyorum ama o zamanlar daha bir serttim tabi, şimdi köşelerimi yumuşatmaya çalışıyorum :) Çok sağol Aslı' cım sen üzülme Dharma' ya o kendini seven ellerde şimdi, yani umarım. Keşke vermeseydim diyorum zaman zaman ama bakamıyordum demek ki ziyan olacaktı kızcağız.


    Nil, ben de seni seviyorum çokça biliyorsun dimi ama Berk' i de. Ben güldüreyim dedim sizi sen duygulandın mı :) Kıyamam, Berk' in annesi işte :))


    Deeptone, hoşgeldiniz. Sevindim beğenmenize. Sizin kaleminiz kadar kuvvetli değil kalemim ama severim yazmayı, konuşmaktan çok hem de. Esasen bir hobi blogu olduğum için çok fazla gevezelik edip sıkmak istemiyorum takip edenleri ama Dharma söz konusu olunca dayanamadım biraz uzattım. Eşyalara isim takmak çok huyum değil benim ama vosvos başkadır bilirsiniz, çok sevilir, zaten sevilmese alınmaz, alınamaz falan. Çok sevindim sizi yorumlarda gördüğüme her zaman beklerim.

    YanıtlaSil
  8. ne güzel bir yorum bu. yazılarımı okuduğunuzu bilmiyordum. mutlu oldum ki.

    YanıtlaSil
  9. Deeptone hatta şu bahsettiğiniz öykünün linkini verirseniz onu da okumak isterim.

    YanıtlaSil
  10. blogumda öykü simay başlığında.
    claire melo ve ben.
    :)
    simayın öyküsünden bi parça işte.
    :)
    link nasıl verilir bilmiyorum ki.
    :)

    YanıtlaSil
  11. Tamam buldum ben teşekkürler, :)

    YanıtlaSil
  12. Benim de bir vosvosum vardı.Civciv gibi bir şey.
    Geçen yıl ayrıldı yollarımız.Küçük oğluma araba kullanmayı o öğretti.Evde en çok ikimiz sevdik onu.
    Şimdi bir vosvosun motor sesine duyarlıdır kulaklarımız.Nerede duysak biliriz gelenin o olduğunu.
    Özlüyoruz onu.

    YanıtlaSil
  13. çok tatlısın cnm ya severek ayrıldınız demek :) ama rengini çok sevdim ben:)

    YanıtlaSil
  14. Tülin Hanım, siz de bir vosvoscusunuz demek :) Bir çocuğun vosvos ile büyümesi ne güzel ne özel bir durum. . Şanslı çocukmuş. Civciv rengi de müthiş sevimlidir. Siz Ankara' da bolca görüyorsunuzdur, benim kızım da Ankara' lıydı; bizim buralarda çok yok ama sesini duyar duymaz ben de fırlarım nerede olursam olayım. Tor tor tor... Ayrıca bana da araba kullanmayı o öğretmiştir ve ben derim ki iyi bir vosvos kullanıcısı her arabayı kullanır :)


    Mavi' cim vosvos aşkı bambaşkadır. Eşyaya düşkünlük gibi değil, otomobil düşkünlüğü gibi de değil, ruhu vardır ya vosvosların :) O beni çok sever miydi bilmiyorum ama ben severek ayrıldım :)

    YanıtlaSil
  15. Kaplumbağa aşkını çok iyi bilirim. Bir ara kısa süre sahip olabilmiştim. Sonra çok uzun süre ile abisine(Volkswagen variant tipi)ne bindim yıllarca. herkes dalga geçiyordu bu gidiyor mu diye.
    Yanıt:acaba bir bisikletiniz var mı? oluyordu.
    Benim olan her zaman benim olduğu için güzeldir de bir de VW olunca laf ettirmezdim ben de.

    YanıtlaSil
  16. Vosvosu olan bilir Nalan Hanım' cım. Çok sağolun güzel yorumunuz için. Benim de hayalim bir vw van alıp karavan muamelesi yapmaktı. Kısmet :)

    YanıtlaSil
  17. canım kendini ne hoş dile getirmişsin keyifle okudum..aslında insanın kendine özel kendini ifade eden bişeye sahip olması güzel,vazgeçilmezi olması ona söz söyletmemesi ne güzel bi sahipleniş gerçekten çok sevdim bu yönünü :)

    YanıtlaSil
  18. Hobihuzurum, senin yorumun mailime geldi ancak sayfaya yansımadı nedenini anlamadım ama demişsin ki:

    "canım kendini ne hoş dile getirmişsin keyifle okudum..aslında insanın kendine özel kendini ifade eden bişeye sahip olması güzel,vazgeçilmezi olması ona söz söyletmemesi ne güzel bi sahipleniş gerçekten çok sevdim bu yönünü :)"

    Çok teşekkür ederim. Sevdim mi tam severim durumu sanırım. Vosvos benim çok kıymetlimdi o zamanlar hatta satmamak için çok uğraştım ama...

    YanıtlaSil
  19. seni ne kadar sezebildiğimi biraz daha mühürlemiş oldu bu yazı.inan keyifle okudum.kaplumbağa konusundaki duygu ve düşüncelerinde paydaşım.hissetmedikçe birinin bunu anlaması zor ama o da onu sorunu...

    YanıtlaSil
  20. Dolunay' cım, seni tekrar sayfamda gördüğüm için çok sevindim. Demek giderek daha iyi hissediyorsun, tekrar çok geçmiş olsun. Çok teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  21. Bir çocuğum kırılıp dökülse bile çok sevdiği oyuncağına olan bağlılığı gibidir vosvos sevgisi değil mi?

    YanıtlaSil
  22. Tülin Hanım çok haklısınız. Unutulmaz, her çocuğun hayatında yeri olmalı ama uzaktan ama birebir...

    YanıtlaSil
  23. benimde hayalim bir tostosumun olması, şöyle kırmızı renkte olsun ama satmana çok üzüldüm, her zaman için yeri ayrıdır tostosların. ne bmw ne mercedes tutamaz yerini bende :)

    YanıtlaSil
  24. Dürr-i Yekta, vosvos istiyorsanız, çok sabırlı, güçlü kol kaslarına ve ortalama bir motor bilgisine sahip, şanslı(!) bir sürücü olmanız gerekir. Ben beceremedim. Ona iyi baktığımı sanıyordum ama bir ay içinde tam 9 kez en olmadık yollarda kaldım ki bunlardan biri bir otobanın göbeği idi. Şükür ki yanımda yedek parça vardı, kendim tamir edebildim ustamın talimatları ile ama olmadı işte. Benimki satmaktan çok vermek oldu zaten :) Azad ettim kızımı. Çok seyahat ediyordum, onunla olmuyordu artık; bu durumda başka bir otomobil olmalı idi e o zaman kızımı daha da ihmal edecektim gibi gibi... Şimdi yine istiyorum :)

    YanıtlaSil

Diğer yazılardan

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...