Counter

2 Ağustos 2013 Cuma

Enne babba gaaaga !!!

Teyseler, ablalar, belki bir iki abi amca (emin değilim), hepinize iyi akşamlar, 

İyi ki bi darbe yaptım, bir yazı yazdım acık kendimden bahsettim üzerinden aylar aylar geçti, koca bir yaşı devirdim, az kaldı bir buçuk olucam bir daha söz hakkı verilmedi bana. Zaten adam gibi konuşamıyorum dışımdan, içim şişti anlatamamaktan. Çok önemli şeyler oluyor hayatımda, anlatmam lazım hemen hemen hemen. 

Balık burcu son derece duygusal, duyarlı, hassas ve tedbirli bir kişiliğim ben. Ayrıca aceleciyim de galiba. Biraz çekingen ve mesafeli olduğumu da söylüyor enne, haklı olabilir. Herkesle hemen samimi olmayı sevmiyorum, biraz düşünmem, incelemem, değerlendirmem lazım önce. Sonra içim ısınırsa yaklaşırım, hatta dokunurum konuşurum bile de anlayana tabi. 

Çok sıcak bu memleket, sizin yaşadığınız yerler de bu kadar sıcak mı bilmiyorum ama bizim evimiz dışında bir kaç yer var, ennem biliyor, oralar dışında her yer sıcak burada. Ben hayatımda böyle sıcak görmedim o derece. Geçenlerde ennenneye gittik bir hafta kaldık; orası böyle değildi mesela. Orda günde iki üç beş kez çıktık sokağa. Hatta uyku dışında girmedik eve belki de. Ama ordayken de 13.dişim ki köpek dişi oluyormuş kendisi, çıkmaya çalıştığı için pek mutlu değildim, kimsenin kucağına gitmedim, ennemin parmağını, paçasını neresinden yakalarsam işte bırakmadım, sürekli söylendim, yemek yiyemedim, uyuyamadım ama elimde değildi çok acıttı canımı. Ennem çilekli şurup verdi, dişime naneli serin şeyden sürdü ama yine de çok acıdı işte. 20 Temmuz gecesi uyurken çıkmış meğersem ertesi sabah bir huzur, bir mutluluk anında döndüm normalime de herkesi rahatlattım. 

Geriye kaldı 3 köpek diş. Onlar daha kolay çıkabilir mi lütfen ya da kalsın yerinde gelmesin ben böyle de herşeyi yiyebiliyorum zaten ama istersem. Ayrıca bir sürü dişim var yeterince, ceviz bile yiyorum kıtır kıtır ama dedim ya istersem. İstemezsem, kilitliyorum ağzımı ı-ıııııhhh diye de bağırıyorum, gerekirse elimin tersiyle kaşığa vuruyorum o da olmadı elime ne geçerse fırlatıyorum. Çok sinirleniyor enne ama çaktırmıyor hesapta. Sanki anlamıyorum ben o gergin gülümsemeden ya da kızmadım ki kızmadım ki demesinden. Çok belli ediyor hiç profesyonel diil. Hemen anlıyorum kızdı mı gerildi mi üzüldü mü sevindi mi... Aslında genellikle bir dediğimi iki etmiyor çok zaman; bir tek televizyon sehpasına tırmanınca, fırın düğmeleri ile oynayınca, bir de kabloları çekiştirince kızıyor HAYIRRR diye hırlıyor. Geçen gün babamla konuşurlarken duydum bir adamın kitabında okumuş; istemedikleri bir şey yapıyorsam hafifçe hırlayarak hayır demesi gerekiyormuş. Çok komik oluyor ki o zaman, gülmekten katılıyorum o haline. Ben neyi yapıp neyi yapmayacağımı çok da güzel biliyorum aslında. Hatta sehpaya tırmanırken hayır hayır diye sallamıyor muyum kafamı hatta parmağımı? Ne demek bu, yani biliyorum istemiyorsun tırmanmamı ama üzgünüm, elimde değil, yapıcam. Anlatamıyorum ki derdimi.  

Ne diyordum. Çok önemli değişiklikler oluyor hayatımda. Bir kere yürüdüm yürüyecem o kadar hazır hissediyorum kendimi ama tedbirli bir kişiliğim ya en başta söyledim. Kendime çok güvenmek istiyorum, en çok güvenmek, hiç düşmemek. Aslında çok rahat durabiliyorum ayakta, yok bir numarası, bir kaç adım da atıyorum ama neyse işte. O gün haber veririm ben size. 

Hala dergileri ve kitapları çok seviyorum. Sayfalarını yırtmadan tabi ki çevirebiliyorum hem de süper hızlı ama yırtılırken çıkan sese bayıldığım için ara sıra aaaa diye aynı zamanda şaşırarak yırtıyorum. Çok zevkli bence. 

Bir de dergide fotoğraflarını gördüğüm insanları taklit ediyorum. Bu da çok zevkli, yüzümü de ellerimi de şekilden şekile sokuyorum, benimkiler bayılıyor. Dergide gördüğüm her fotoğrafı da işaret edip soruyorum. Uzun uzun anlatıyorlar, biliyorum hepsini ama olsun bakalım onlar biliyor mu, söylediklerinin arkasında duruyor mu?  Aynı cevabı alamazsam zaten defalarca soruyorum anlasınlar hatalarını. 
 
En yeni eğlencem annemin eski telefonu. Oradan şarkılar dinliyorum, eski fotoğraflarıma bakıyorum, hatta takvime randevularımı filan kaydediyorum, tabi ki kendi lisanımda, bana özel. 

Banyo yapmaya hala bayılıyorum, suyu çok seviyorum içmeyi de içinde oynamayı da. 

Yemek yemek bu aralar çok sevdiğim bir şey değil. Kıtır şeyleri seviyorum, ceviz, muzlu kurabiye(tarifi ennem yazar bir ara artık kendi uydurdu da pek mutlu), çubuk kraker, galeta, hatta wasa seviyorum. Bir de karpuz bir de domates, salatalık. Keşke hep bunları yesem. Bir de yoğurt bazen ama hiç peynir olmasa keşke hayatta bir de hiç yumurta olmasa keşke hepsi civciv olsa öyle de kalsa... 

İçimden çok konuşuyorum ama sesler dışarı çıkarken çok değişiyor. Sürekli konuşuyorum aslında da ennem sadece enne, babba, mamma, bıyı bıyı (banyo), pissss(kedi), mmmm(inek) ve gaaaga(karga) diyebildiğimi sanıyor. Her söylediğimi olmasa da çoğu söylediğimi anlıyor galiba, çünkü cevap veriyor. Hoş ben de onun bazı söylediklerini anlamayabiliyorum. Bazı kelimeler sizce de çok uzun değil mi? 

Daha anlatacak çok şey var aslında yeni arkadaşlarım, oyunlar, şarkılar, çadırım, toplar, legolar, çoook şey ama sırayla... 

10 yorum:

  1. Bugün benim aklıma da sen gelmiştin, demiştim ki "acaba Lara bebek neler yapıyor, büyüdü mü, konuşmaya başladı mı?" :)
    Meğer hayatı pek yoğun geçiyormuş, neler-neler de konuşurmuş, keşke seninle yakın olsak da beraber konuşup oynasak, senin yaşlarındaki bebeklerle oynamaya bayılıyorum ben :)

    Yaa Ülker abla ne güzel yazıyorsun, öyle çok seviyorum ki şu anlatışını :)
    Hoş geldiiin, özlediğimi zaten söylemiştim, ama böyle beni mest edecek bir yazı ile döneceğini beklememiş olmalıyım ki kaç kere okudum bilemiyorum :))
    Anlatılacak çok şeylerin devamını da en kısa zamanda bekliyoruz :)
    Maşallah ne kadar güzelleşmiş Lara, hanım-hanım çıtı-pıtı bir şey :) Tam balık galiba :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Çok teşekkürler Zeynep' ciğim. Her ikimiz adına da. Keşke yakınlarda olabilseydik gerçekten, ne güzel olurdu, kitap da değişirdik senle bol bol, kahveler içerdik...
      Çok sağol güzel sözlerin için ayrıca. Lara balığın maceralarını anlatacağız sırayla sen hiç merak etme :)

      Sil
  2. Zaman su gibi akıp giderken, bizlerin hayatına yeni şeyler katıp ya da alıp götürürken etrafımızda herşey ne kadar da çok değişebiliyor. Durun bakalım daha ne maceralarınız olacak. Sevgiylekalın. Minik ellerinden öpüyorum şeker kızın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol Dilek' cim, zaman çok izafi gerçekten durup baktığında ne çabuk geçmiş diyorsun ama içindeyken olayların durumların farklı işliyor sanki. Bebeler hızlı büyüyor neticede :) Biz de öperiz sizi :)

      Sil
  3. çok şeker bir yazı olmuş.maşaallah size

    YanıtlaSil
  4. oyy seni yerim çocuk :)))
    çook bayramlar görsün inşallah..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin Figen abla, sağlıkla huzurla nice aydınlık bayramlar görelim hep beraber. :)

      Sil
  5. Harika vallahi Ülkercim, ne güzel geldi bu Lara sohbeti gece gece anlatamam :)) Teşekkür ettiğimi söyle kuzuya, kocaman öp, bi de söylesin de annesi o tarifi çabuk versin bize :))
    Öpüyorum seni de tatlı anne ;)

    YanıtlaSil

Diğer yazılardan

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...