Teee 9 Ekim' den beri bir satır yazmamışım, neredeyse değil tam bir ay olmuş. Ama düğündü, bayramdı, tatildi, babaanesi, ananesi derken evden bir çıktık; çıkış o çıkış, geçen hafta sonu dönebildik sağ salim.
Kötü bir yazı ile bırakmışım blogu, ateş filan ama geçti çok şükür. O ateşlenmenin ardından küçük bir soğuk algınlığı (üşütmüşüm kızımı, bakamamışım işte) veya arkadaşlarımın belki de beni sakinleştirmek ve anne vicdanımı söndürmek için söyledikleri gibi virütik (!) bir durum sonucu ortalama 8-10 gün öksürdük, hapşırdık, burnumuz aktı, halsiz halsiz yayıldık evde. Çoğul kullanıyorum ama gıcık olmayın Lara' nın adına konuşmuyorum biz diye, ben de aynı durumda idim; çünkü ondan da bana bulaştı ama valla o başlattı biliyorsunuz işte. Çok şükür ilaçsız ıhlamur, tarçın, limon, zencefil derken babaya bile bulaştırmadan attık evden hastalığı düştük İzmir yollarına...
Şimdi uzuun uzun anlatmak vardı, aslında özlemişim de yazmayı ama kafam pek dağınık her zaman olduğu gibi; konuyu dağıtırsam toparlayamam diyerek tatili özet geçivereyim hazır fırsat bulmuşken uykumdan çalıp. Yeri gelmişken bu kafa dağınıklığı nedir ki anlamıyorum ben yahu. Eskiden tek ayak üstünde beş iş organize eden, haftada 6 gün günde bilmem kaç saat küsur iş yapıp "yapılacak işler" listelerini doldurup doldurup boşaltan, arada harbi gereksiz arşiv işleri bile yapan çalışan kadın ben; doğumdan beri sadece Lara ve ev işleri ile ilgileniyorum ama kafam hep dolu hep dolu. Hala yapılacak işler liste(leri)m var ama işlemiyor sistem. Gün içinde iki dakika oturmuyorum kendimle, kendim için ama durum bu işte. Anlamadım ki sürekli kafamda bir dolu ses bana bir şeyler hatırlatıp duruyor, şunu da unuttun bunu da unuttun , amanin bunu bari hallet şeklinde... Utanarak yazıyorum ama ben kızımın uyku ve yemek saatlerini bile not ediyorum uyudu yedi diye unutuyorum çünkü. Sanırım doğumda beynimin bir kısmı eridi, yokoldu. Hayır doktor aldı deyip onu suçlayacam da kesi yeri pek aşağıda oradan beyne ulaşmış olamaz. Demek ki doğumun yan etkisi olarak beynimin bir kısmı yoklara karışmış.
Daha fazla sululuk etmeden tespitimi paylaşayım bu konuda da: Sanırım nedeni Lara' nın çok kısa ve az uyuması. Hani yarım saatlik periyotlar halinde en çok 3 kere uyuyor ya kuzu, dolayısıyla her işim yarım kalıyor, e şimdi 8 ayı doldurduk, daha da çok ilgi istiyor, yatır kenara uyusun uyansın oyalansın yok. Sürekli ilgi peşinde, çığlıklar, kahkahalar, heceler... Dolayısıyla ev de bir dandini tıpkı kafamın içi gibi. Ocakta yemek, fişte ütü, askıda çamaşır, toz bezi masada, oyuncaklar heryerde; bu durumda da bazen olmadık şeyler olmadık yerlerde. Misal bulaşık süngeri buzdolabında, telefon gardropta filan. Allah beterinden saklasın benim zamanında çamaşırları artık yıkanmıştır alıp asayım diye elimi attığımda çamaşır makinesinde bulamayıp bulaşıkları koymak için açtığım bulaşık makinesinde bulduğum da olmuştur ama eskidendi onlar yani çoook eskiden, gençlik başımda dumanken...
Daha fazla sululuk etmeden tespitimi paylaşayım bu konuda da: Sanırım nedeni Lara' nın çok kısa ve az uyuması. Hani yarım saatlik periyotlar halinde en çok 3 kere uyuyor ya kuzu, dolayısıyla her işim yarım kalıyor, e şimdi 8 ayı doldurduk, daha da çok ilgi istiyor, yatır kenara uyusun uyansın oyalansın yok. Sürekli ilgi peşinde, çığlıklar, kahkahalar, heceler... Dolayısıyla ev de bir dandini tıpkı kafamın içi gibi. Ocakta yemek, fişte ütü, askıda çamaşır, toz bezi masada, oyuncaklar heryerde; bu durumda da bazen olmadık şeyler olmadık yerlerde. Misal bulaşık süngeri buzdolabında, telefon gardropta filan. Allah beterinden saklasın benim zamanında çamaşırları artık yıkanmıştır alıp asayım diye elimi attığımda çamaşır makinesinde bulamayıp bulaşıkları koymak için açtığım bulaşık makinesinde bulduğum da olmuştur ama eskidendi onlar yani çoook eskiden, gençlik başımda dumanken...
Ya nerelerden nerelere geldik, valla uyku vaktimden gidiyor hep bu zamanlar. Hızlı hızlı yazayım da kaçayım.
Şöyle ki bizim kız gündüzleri kısa kısa uyurken, sabahın köründe de uyanıyor, kaçta uyursa uyusun. Genellikle sekiz dokuz arası uyuyor geceleri, misal dün sekiz buçuk gibi uyudu, sabah beş buçukta cin gibi açtı gözlerini. Tamam aralarda uyandı üç kez ama onlarda uykuluydu yine uyumaya hazırdı ama bu sabah bana bakan gözler "bence sabah oldu, daha da bir dakka uyumam" diyordu hiç ısrar etmedim ben de, bıraktım uyumasın. Hele ki bu akşam yedi buçuk falandı uyuduğunda sabah beşte uyanırsa ben kendime sorarım, ne işin vardı uyuyaydın akşam diye...
Diyeceğim o ki kafam çok dağınık olduğundan tatili uzun uzun anlatmayayım ama diyeyim ki mesela, hatta bir liste netliğinde:
1. Eşimin kuzeni evlendi İzmir' de. Pek de güzel bir düğün olmuş fotoğraflardan gördüm ben. Zira bizim kuzu orkestranın açılışı ile ödü eleği patlayaraktan ağlama krizine girdi ve bir daha salona dönemeyip geceyi arabanın arka koltuğunda kucak kucağa tamamladık.
2. Aile sofralarında teyzemin marifetli ellerinden uzun keyifli kahvaltılar edildi, organik reçeller, pekmezler, bilimum börek çörek ne varsa yendi.
3. Hayatımda ilk kez netten tanıştığım ve kendisini de ailesini de kalemini de yüreğini de çok sevdiğim, çok güzel (ay şimdi kızar da güzel dedim diye) bir kadınla ve çok şeker ailesi ile hatta langırtları ile kısa ama ne kadar sürse de zaten kısa gelecek bir zaman geçirdim ve daha da çok sevdim her şekilde. Gizem yaratayım, kendisi sever gizemi :))
4. Lara' nın pekmezli ekmek sevdiğini keşfettim ve bir çamaşır selesi içinde yemek masasının üstünde oturmaktan hoşlandığını.
5. Lara' nın kimi zaman babasının kucağından benim kucağıma gelmek istemeyişine içerledim, acıktığında ve uykusu geldiğinde güle oynaya kucağıma atlamasına da önce içerleyip (vay be menfaatçi kuzu, demek ki senin için aşk değil ihtiyaçmışım) sonra önemli olan sonuçtur deyip yine de sevindim.
6. Doğup büyüdüğüm şehirde en samimi lise arkadaşımla yıllar sonra yüzyüze görüşüp yaşamlarımızın ne paralel geliştiğinden bahsettik, onun oğlu da Lara' dan 1 yaş kadar büyük.
7. Ne kadar büyüsem değil anne, anane de olsam annemin bana "hadi yat da uyu", "çorap giy şu ayağına", "yelek giy sırtına" ve "sen hala atlet giymiyor musun" diyeceğine bir kez daha ikna oldum.
8. Loğusa sendromu mu desem, karakter mi desem, annelik mi desem bilemedim ama ota çöpe ağlama konusunda kendimi aşıp reklamlara bile ağladım.
9. Anneliğim bolca eleştirildi kimi zaman sözlerle kimi zaman bakışlarla; karşılarında aslanlar gibi durdum her koşulda ama içimde hala sorguluyorum laf aramızda...
Daha neler yazarım ben aslında ama (hatta yazarım da ilk fırsatta, belki bir ay belki bir gün sonra) daha gidip uyuyacağım da gece mesaisine filan kalkacağım (şöyle bir okudum da imla hatası filan var mı diye samimiyetle söylüyorum tatili anlataydım daha kısa sürebilirdi sanki :))
Özlemişim yazılarını bir çırpıda okudum yine.Hoşgeldiniz sefalar getirdiniz tekrar..Doğumdan sonra bana da olmuştu bir işin peşine gidip başka bir işten çıkıyordum mesela..Şu an geçti diyemem ama azaldı en azından..
YanıtlaSilBen de yazmayı özlemişim Ayla' cım, Çok teşekkür ederim. Bakalım ben ne zaman toparlayacağım kafamı :))
SilÖzledik seni:)
YanıtlaSilLara büyüyor ve sen de büyüyorsun. Anlattıklarından çıkardığım bu:)
Moralin bozulmasın (ki bozulacağını sanmam) bu durum Lara okula (kreşe) başlayana kadar devam eder. Sonrasında da olur ama hayli azalır. En azından okuldayken gününü sakince planlama şansına sahip olabilirsin.
Senden haberler almak, iyi olduğunuzu duymak çok güzel.
(buluştuğun kişiyi bizler tanıyor muyuz acaba?)
Ben de özledim Semi' cim. Sizi okumayı da yazmayı da. Birlikte büyüyoruz sanırım haklısın :)) Yok moralim bozulmadı açıkçası o kadar hızlı büyüyor ki yani tüm çocuklar öyle, göz açıp kapayana dek gelecek kreş zamanı da...
SilSen anlamışsındır aslında kiminle buluştuğumu, İzmir, langırt... :)
Bkz: aşağıdaki yorumlar :)
Anneliğini hep sorgulayacaklar, mikemmel olsan bile, ama sen hep böyle aslanlar gibi dur Ülkerim.
YanıtlaSilSen bu kadar hamaratken, organizeyken işleri , listeleri yetiştiremiyorsan, benim ev hanımı halimi düşünemiyorum bile. Ki bence sen herşeyin üstesinden geliyorsun ama hata kabul edemiyorsun. Mükemmeli istiyorsun.
Ah o fotoğraflar, hangi birine yorum yapayım ki? Model belli, sanatçı belli.
Bu arada belki birgün biz de tanışırız belli mi olur? Zira çok kıskandım çok. :) Öperim
Nilhan' ım nedendir bilmem gerçekten, anneler en çok sorguluyor yani anne olanlar. Hele her konuda öğretici olmaya çalışanlar sürekli sormadan etmeden "ben böyle yapardım şöyle yapardım, sen de şöyle yap bunu yap bunu yapma" diyenlere biraz gıcık oldum sanırım. ili
SilBana hamarat diyene bak, senin çalıştığın halde neler yaptığını neler yetiştirdiğini biliyorum ki ben.
Çok çok teşekkürler, biliyorsun bir gün hepimiz bir araya geleceğiz illa ki :))
Ülker'im, Renk'im...
YanıtlaSilEsprili, duygulu, gizemli yazını çok beğendim. Kelimelerle çok güzel dans ediyorsun canım benim.
Öncelikle o çamaşır sepetinde Lara'yı sevinsin diye taşınmanı kesinlikle önermiyorum, masanın üstü iyidir:) Çünkü ağırlaşsa bile istiyor, çok hoşuna gidiyor o sepetin içi, ilk zamanlar tek başına kolay oluyor, sonra baba da dahil ediliyor, ama şimdi de istiyor olmuyor, diyeceğim masanın üstü çamaşır sepetinde oturmak olayı bu kadarla sınırlamak çok akıllıca....
Bir de "biz" de ne olacak ki, ben "annem "de diyorum, biz de, hiç de kasamam kendimi...Denmesine çok takılındığından annem demeye başladığımı da ilan ediyim, muhalefet kişilğime sağlık :P
Semi, ben tanıyorum görüştüğü kişiyi....:P Hatta 3. maddeye gözlerim doldu, annelikten mi, kendime has manyaklıktan mı bilmem...Ama duygulandım ,tamam be aktı gözyaşım...
Yüreğini seviyordum zaten, seni seviyordum zaten, koklamak ve sarılmak da nasip oldu...Eşini de ayrı sevdik eşimle...Lara zaten bambaşka...Çok fotoğraf koymadığın için, ben de koyamadım bloga...Gizemine saygı duyduğumdan, gizemlerimizden öperim:)
:) Teşekkür ederim canımın içi :)
SilÇamaşır selesi ben de alayım diyordum ama almiim o zaman, zira bizim masaya Lara' yı koyarsak sele ile bize yemek yiyecek alan kalmayacağı gibi alışırsa hep ister diyosun tamam o zaman. Eskiden beri hep sana çok şey sordum biliyorsun bu konularda kimselere sormuyorken daha :)
İtiraf edeyim ben "biz" denmesine gıcık olurdum anne olmadan önce yani rahatsız ederdi, sonra ben de söylediğimi farkettim ve dedim ki Hasret' e söylersem uyar beni:) Ama "annem" diyorum ben de o da bana öyle hitap eder belki diye :))
Bu arada fotoğraf koymak konusunda hala biraz tutuğum ben neden bilmem. Çook teşekkürler olduğun gibi olduğun için :))
Neeeee! Nil`le mi buluştun?!
SilSüpersiniz ama kıskandım mı?
EVET!!!!!
Yaaa Semi' cim :) Valla kıskan. Keşke seninle de görüşebilsek, olur mu olur...
Silşifalı günleriniz çok olsun..
YanıtlaSilÇok teşekkürler Nilgün :)
SilKıyamam size, geçmiş olsun.Sevgilerle.
YanıtlaSilTeşekkürler Tülin abla' cım :)
SilSeni tekrar okumak pek güzel oldu, dolu dolu günler geçirmişsiniz, Lara ise kocaman olmuş maşallah. Demek İzmir'e de geldin, keşke görüşebilseydik. Unutkanlık dalgınlık meselesine gelince o her annede az çok var emin olabilirsin mesela ben berbat bir unutkanım:)
YanıtlaSilArtık daha sık yaz özletme emi:)
Sen İzmir' de miydin Fadiş' cim? Ben atlamışım ki, taşındın kısmında kalmışım ben...
SilUnutkanlığın hepimizde olduğunu bilmek rahatlattı beni. "Hani sen zayıflayamıyorsan diğerlerini şişmanlat" durumu var ya :) Madem hepimizde var problem yok :))
:) Hoşgeldin(iz)... Ülkercim, gülerek okudum yazdıklarını, iki arada bir derede, iş arasında ama merakla okudum :) Çocuk demek sürekli devinim demek, sürekli değişmek demek, bi de durmadan çelişki demek bence... Sorgulama anneliğini sakın, en iyi anne sensin kuzu için ki sizi seçmiş :)
YanıtlaSilBen de çok ağlamıştım hem hamileyken hem de loğusalık devresinde reklamlara, yalnız değilsin yani ;) Hatta reklamda söylenen şarkılara, türkülere en çok da :)))
Sevgiler, blogda çekilişim var birinci yıl şerefine, katılsana lara kuzusunun şansına :)
sevgiler çoook....
Esen' cim, çok teşekkürler, ilk fırsatta uğrarım bloğuna bakayım neler var çekilişte :)
SilRengim yazdıklarını çok büyük keyifle okudum, özlemişim. Lara'nın fotoğraflarını görünce inanamadım maşallah ne kadar büyümüş zaman denen şeyin bu kadar çabuk geçiyor oluşu çok şaşırtıcı. Annem hep derki Annelik zor zanaat, evet gerçekten öyle ama sen bu işi çok sevgiyle ve büyük bir dikkatle yapıyorsun.
YanıtlaSilÖpüyorum ikinizide...
Aslı' cım sen de yoktun uzun zamandır, nasılsın? İyileşti mi kardeşin tamamen?
SilÇok teşekkürler, çok sağol, biz de sizi öpüyoruz.
Canım benim, sen hızlı hızlı yazdığından mıdır nedir ben de hızlı hızlı okudum hepsini, sonra yetmedi bi daha okudum :)
YanıtlaSilO kafa dağınıklığını öyle iyi biliyorum ki ama bana kalırsa bunun en büyük sebebi uykusuzluk sanki, bölük pörçük uykular perişan etmişti beni. Aynı senin gibi yetişemiyor ve unutuyordum herşeyi. Gece uykuları uzayınca durum değişiyor gündüz ne kadar yorulsan da. Bir de sürekli çocukla birlikte olmak da biraz etkiliyor aslında. Demiştin ya bir de çalışsam nasıl olurdu diye, oysa çalışınca yani bir müddet çocuktan uzakta kalınca akıl daha fazla duruyor başta :) Mümkün mü böyle bir su perisinin yanındayken aklına mukayet olmak ayrıca :)
Bizimki de pek sever çamaşır sepetinin içinde oturmayı bu arada ama onun da fotoğrafını isterim ben bir sonraki posta :)
Esra' cım o kadar hızlı yazmama rağmen yine de saat biri geçmişti yattığımda. Sabah da altıda ayaktaydık :)) Uykusuzluk da olabilir nedeni haklısın. Özellikle sabahları hafif gerginlik de oluyor çünkü kafa dağınıklığına ilave...
SilÇok teşekkürler, sepet konusunda Nil'in uyarısını dikkate alıp eve almaktan vazgeçtim galiba :)
Öperim :)
Hoşgelmişsiniz evinize caaaanım. Çok geçmiş olsun. Zamanla minişinin doktoru olup, hastalanmasını daha sakin karşılayacaksın Renginciğim. Keyifli, sağlıklı ve huzurlu günler. Öpüyorum ikinizi de sevgiyle.
YanıtlaSilÇok sağol Dilek' cim. Semi' nin de söylediği gibi birlikte büyüyoruz öğreniyoruz işte... Biz de öperiz :)
SilHo hooo özledik seni ve güzel kızını canım tabii yazılarını da... BAyağı hareketli günler koşturmacalar yaşamışsınız kii bu Lara için birebir ilişkiden çoğul ortama geçmek demek oluyor ki kucak kucak dolaşmıştır. sabah ilk kim kapacak diye yarışlara sebebiyet vermiştir. Ayy 8 ay haa, of offf çabuk büyüyorlar yaa:( Bir de dillenince bir de ayaklanınca görmeyi hayal ettim ikinizin hallerini:)) Bu çocuklar vardiyeli işçi sanki Ülkerciğim, Kargalar kahvaltısını etmeden ayaklanmalarının başka bir izahı yok:)), sanırsın ki işe gidip kart basacaklar:))Bu nedenle o uyuduğunda sen de yatacaksın ki onun kadr zinde kalkabilesin:)) Ama geçiyor en azından Bade'de geçti, akşam en geç 9 da bayılıyor da sabah artık okullu olduğundan ve erken kalkması gerektiğinden pek kalkmak istemiyor. Oysa 3,5 yaşına kadar evdekiler işe gitmek için hazırlanırken parmak uçlarında hareket ederlerdi onlar gitmeden uyanmasın diye:)) EE bütün çocuklar aslında aynı, ''Hadi kalk , geç oldu artık, geç kalacaksın'' lafını hangi anne söylememiştir çocuğuna? Öpüyorum ikinizi de sabah mahmuru gözlerinizden:))
YanıtlaSilFiamma' cım seni görmek de çok güzel :) Söylediğin gibi sosyalleşmek adına faydalı oldu aslında. İlk günler babasının kucağından koparabilen olmadı Lara' yı ben dahil. Hatta bir ara yolda giderken arabayı ben kullanmak zorunda kaldım Lara babasının kucağında oturmak istedi çünkü. 3. gün filan teyzem kucağına almayı başardı ama arkasından yaklaştı ustaca sadece anlık, babayı görür görmez onun kucağına atladı tekrar. Alışacak sanırım zamanla...
SilGerçekten düşündüm de bu arada okul başladığında da tam tersi oluyor dimi? Nedir ki şimdi bu? Mecburiyeti sevmiyorlar galiba. Öperiz sizi, Bade ve Buse ablaları da :)
Çok teşekkürler,ilk fırsatta uğrarım size... :)
YanıtlaSilçok tatlı bu ya Allah bağışlasın
YanıtlaSilÇok teşekkürler, hoşgeldiniz :)
Sil