Aradan aylar geçmiştir ve bir kısım halk için ülkede herşey süt limandır. Mazi unutulmuştur. Gezi bir park, Soma bir ilçe,
AKP bir iktidar partisi, RTE şimdilik cumhurbaşkanlığı hatta devlet başkanlığına
hazırlanan bir başbakandır. Bir başka kısım halkın ayarları ise feci halde bozulmuş, normal
anormal herşey birbirine girmiştir.
Anne baba bu süreçte zaten televizyona küsmüş
olup evde sadece günde iki saat Caillou ve Pepe isimlerinde ılımlı ve güya
sevimli, en büyüğü sanırım 5 yaşındaki kahramanların hikayeleri reyting
yapmaktadır (Pepe şarkılarından bahsetmek bile istemiyorum). İşte bu koşullarda
babanın, iş değişikliği vesilesi ile bir süre evde kalıp bebe ile her sabah
parka gitmesi ve ardından gece gündüz çalışmaya başlaması sonucu sendromuna
sendrom ekleyen bebe, evde tek hakimdir. Zaten ziyadesiyle duygusal ve hassas
olan balık bebesi, bu süreçte fazlasıyla dudak bükme, gözleri dolma, sürekli uyumak isteme ama hemen vazgeçme, evden çıkmak
istememe huyları yanında anı anına uymayan psikolojik dalgalanmalar yaşamakta
ve annesini duygudan duyguya sürüklemektedir.
Misal bir gün öğle uykusundan
uyanırken makarnaaaa diye içli içli ağlamaya başlamış, tez makarna pişirmeye
koşan biçare ananın arkasından bu sefer de kucağıma gel diye hıçkırarak ters
köşe yapmıştır (Kucağına al demek istiyor tamam panik yok). Kucağa alınan bebe ama
makarna yapacaktım yavrucum sözlerini hiiç dikkate almadan bu kez de makarna
istemiyoooo diye ağlamaya başlamış, hepten ne yapacağını şaşıran ana eee ne
istersin o zaman deme gafletinde bulunmuştur. İşte o esnada bir an susup
düşünen ve aklına, şükür ki isteyecek bir şey gelmeyen bebe tekrar ağlamaya
başlamış ve biçare ana kendini menüyü saymaya çalışırken yakalamıştır. Konu
tabi ki ne makarna ne çorbadır.
Artık iyice büyüdü Lara 28
aylık oldu. Herşeyi anlıyor ve sürekli anlatıyor, her şeyi birbirine
karıştırarak ve işine geldiği gibi anlatıyor ama eğlencesi orada zaten; şarkı söylüyor,
dansediyor, itiraz ediyor ve anında benim dediğim olacak mooduna giriveriyor.
Öte yandan uyumlu, huzurlu,
sakin, tamaaam diyen, oyuna davet eden, türlü çeşit şirinlikler yapan,
büyüdükçe kendini daha bir başka sevdiren, mimiklerine, ses tonuna her haline
ayrı ayrı bayıldığım, giderek sevgisini göstermeyi öğrenen, kocaman sarılan,
kucaklayan, sürekli bizi taklit eden bir şirine.
Şanslıyım ki her anında
yanındayım, hoş bir yandan ince ince işe dönüş planları da yapıyorum ama
hayırlısı... Birbirimize çok bağlıyız kabul ama bağımlı mıyız bilmiyorum,
göreceğiz. Bu dönem Lara için kreşe alıştırma çalışmaları yapmak niyetindeyim.
Türlü çeşit taktikler çalışıyorum, bir yandan da uyguluyorum ufaktan. Eğer her
şey planladığım gibi giderse 2015 yılı ilk aylarında, Lara tam zamanlı kreşe başlar ve ben de iş aramaya başlarım diyorum
ki ideal zamandır yılın ilk ayları iş aramak için bizim meslekte. Tabi memleketin hali nice
olur, bu memlekette bu denli uzun vadeli planlar yapılır mı tartışılır.
Bu ara kendimce Lara ile evdeki
son birlikte uzun günlerimizi yaşıyoruz ya her anımın keyfini çıkarmaya
çalışıyorum. Evde resim, hamur, puzzle, lego, şarkı türkü, kitap bilimum faaliyet yanında bolca
da çıkıyoruz dışarı; denize de gidiyoruz, kahve içmeye de, amaçsızca dolaşmaya
da. Hele bir sohbetler ediyoruz ki tadından yenmez.
Ama benim devreler hep yanık tabi,
iş hayatı neydi, nasıldı, tekrar nasıl adapte olurum, olur muyum işte bunlar
hep soru işareti şimdilik. Hayırlısı, onu da o zaman düşünürüz değil mi?
Gevezeliğimi değerli sanatçı
Bebbenin duygusal bir çalışması ile noktalamak istiyorum kimbilir ne zaman görüşürüz bir daha:
Bakma bana öyleeeee seviyorsan
söyle,..
Amanın anne mukayyet olsun aklına, boşver, en güzel günler onunla dolu dolu geçirdiğin bu günler, naapıcen gerisini..Gündem kaçmaz, iş hayatı kaçmaz ama o tatlı anlar kaçtı mı kaçar..
YanıtlaSilÇok haklısın Elif'cim. Anı yaşamak önemli. Gerisi kendiliğinden olur gider. Su akar yolunu bulur değil mi? Çok teşekkürler :)
Silİlk paragraf fena çok fena vurdu beni! Ne kadar doğru yazdıkların Ülkercim, boşa demiyorum sana "yaz" diye, yaz da silkele ara ara bizi..
YanıtlaSilO fena paragraftan sonrasını okumak pek keyifliydi :)) Lara'nın bu dalgalı psikolojisinin geçmesine az kaldı bence, bak göreceksin, sonraki anlattığın keyif anları hakim olacak hayatınıza, yeminle, inandır kendini :)
İş için yani 2015'in ilk aylarındaki iş hayatın için şimdiden mi kederlenmeye başladın, yapma kuzum, dünya var daha, boşver sen onu, hem herkes nasıl başlıyorsa yeniden yeniden sen de başlarsın kolaycacık, n'olcak ki ;)
öperim ikinizi de ;)
Evet evet Esen' cim. Kederlenme değil de plan program çabası ama gerekli de değil aslında çok. Oluruna bırakmak lazım tadını çıkarmak her anın.
SilÜlkemin durumu için aynı hislerde değilim ama yapacak bir şey de yok. Seçme hakkımızı kullanalım da gerisi ne olur umut edelim. Bu.
Daha sık yazmaya hep niyetli ve istekliyim ama olmuyor be kuzum. Sevgiler güzel ailene de sana da. Öpüyorum kuzulari ve seni :)
Lara büyüyor işte, sizi de duygudan duyguya büyütüyor:)
YanıtlaSilİş için çok kafa yorma, keyfini çıkar her yaşadığın anın. Bağımsızlık ilan ettiklerinde (mesela bizimkiler) falanca restorana gitmem, o parkı sevmiyorum, falanca çocuklarla oraya gitmem, bilmem ne müzesine gitmeyelim gibi çok "içten" isteklerde bulunuyorlar. Üstelik evdeki bu iki adet özgürlük düşkününü ortak noktada buluşturmak gerekiyor:)) Çok bilmiş Peer Ole insanın suratına şak diye "çocuk haklarından haberin yok mu?" diye çıkarıveriyor:) (bazen "heyyt gelmek zorundasın!" diye şarladığımda)
Büyüyorlar ama bazen kelimelerim tükeniyor benim:)
Ülkenin durumuna bir şey demeyeyim, durumu güzel özetlemişsin zaten..
İki çocuk başlı başına zor bir durum Semi' cim. Ama seninkiler gibi aklı başında özgür bağımsız ve fakat duyarlı çocuklar yetiştirebilmek çok önemli, kıymetli. Helal olsun sana bir kez daha. Ben de biraz biraz öğreniyorum işte Lara ile birlikte dediğin gibi. Çok teşekkürler desteğin için.
Sillara ve diğer çocuklarımız büyüyor onlar büyürken bizimde kaygılarımız büyüyor.nasıl büyümesin.aslında neler olacağınız bal gibi biliyoruz .neyin engel olmasını yada gerçekleşincemi bakarız gibilerinden bir gafletteyiz.küçüle küçüle bit kadar eyalette kalınca daha iyi düşüneceğiz sanırım:(((
YanıtlaSiliş olayına gelince ara vermek ve tekrar başlamak sıkıntılı bir süreç ama sen ve lara üstesinden gelirsiniz.o zamana kadar zaten yaptığınızı yapıp tadını çıkarın.bak hep diyorum enn güzel zamanları :))) gıcığım ben gıcık biliyorum :))
Gıcık demeyelim biz ona realist diyelim şekerim. Haklısın tadını çıkarmak lazım çünkü, çok hızlı büyüyorlar. Baksana şimdiden bebekliğini özlüyorum Lara'nın.
SilMemleketin durumu için bu ara en doğru yazıları Gülsüm abla yazıyor aslında, konuşup anlatmaya ve anlamaya çalışmaktan başka çare yok bizim işin de. Sevgiler çok çok...
Keyifle okudum yazını. Torunum Gülbilge 1 ay küçük Lara'dan. Geçenlerde "dişimi kaybettim" diye yanık yanık ağlamaya başlamış. Yaklaşık 40 dakika uğraşmış annesi. "Kızım dişin yerinde . Aynaya bak.. Kaybolmamış" "Kaybolduuuuu" Aramışlar evin her yanında dişi. Bulamamışlar. Belki uyku huysuzluğudur deyip uyutmak istemiş.. I-ıh olmamış. Sonunda "Eeee..." demiş anne. "Git nerede kaybettiysen bul dişini" . Anne korkusuna bizim çılgın kız çöp kutusunda hayali dişini bulmuş. Yıkamışlar bir güzel ve takmışlar yerine... İnsan gerçeklerle mücadele edebilir de, hayallerle nasıl başedilir ben de bilmiyorum. :)
YanıtlaSilKıyamam yahu . Kim bilir neler geçiyor o güzel kafalarının içinden. Biz bu kadar kaygılıyken bu ara kimbilir onlar bunca bilinmez ve kocaman bir dünyada nasıl kaygılılar. Hep sabırla dinlemek ve anlamaya çalışmak herhalde bize düşen; elinden tutmak, yanında olmak. Bizimkinden daha güzel bir yaşamları olsun her şekilde; daha aydınlık bir gelecekleri. Çok teşekkürler Gülsüm abla, sevgiler Gülbilge ve Zeynep'e de
Silçok içten bir yazı olmuş. gerçekten keyifle okudum. ilk paragrafla şöyle bi sarsıldıktan sonra tabi...
YanıtlaSilsevgiler...
Çok teşekkürler sevgili Zeze. Hayat geçip gidiyor işte böyle. Kaygılar, korkular... Sevgiler bizden de
Sil