Ne başlık atacağımı bilemedim, heyecan yaptım, hepsini yazdım :)
Ben yağmuru (genellikle) çok severim. Berekettir, ferahlıktır, umuttur, bitkilere candır. Meslek hayatım boyunca sulama işinden kaytarabilmek, oradaki iş gücünü farklı işlerde değerlendirebilmekti ayrıca. Genellikle severim dedim ya, işte o genelliklenin açılımı da şu: İşte fön çektirmişsindir şemsiyen yoktur, üstün incedir, ayakkabın açıktır ya da şantiyede acil yetiştirmen gereken işler vardır, beton dökeceksindir planın aksar, işveren yağmura değil sana bozuk atar, rögarlar tıkanır taşar falan filan; sudan sebepler yani :) Bir süredir evdeyim zaten bana ne şantiyedelerdeki işten güçten dimi?
Antalya' ya taşındığımda yağmurla ilgili hislerim tuhaflaştı. Aylardan Nisan' dı bu şehre geldiğimde ve yağmur yağıyordu, 'aman ne güzel' dedim 'bereketle geliyorum', ertesi gün de hiç kesilmeden yağmaya devam etti, 'oh oh' dedim 'toprak iyice doyacak', üçüncü gün uyandığımda 'Allah allah' dedim 'gök delindi sanırsam', dördüncü gün 'aaaa' dedim 'durmayacak mı bu be? ' . Sonraki günleri hatırlamıyorum ama şantiye iş programının feci aksamasının da etkisiyle fevkalade nemruttum ve yaklaşık 15. gün durduğunda 'Allahım sana şükürler olsun' diye bağırdığımı hatırlıyorum ofisten dışarı koşarken. Kesilince de kesilir ama yağmur bu memlekette, yağmayınca yağmaz. Yani arası yok. Ya özletir ya bezdirir geldi mi gitmez :)
Uzun lafın kısası aylardır iki damla yağmur bekliyorum, sürekli dualar ediyorum ama yok; bu yıl yağmur yüzü görmedik doğru dürüst. Hele yaz da uzayınca daral geldi bana biliyorsunuz çok şikayet ettim sıcaktan. Dün de bütün gün yağmur bekledim pek nemliydi hava ve meteoroloji gelecek diyordu ama gelmedi. Ve bu sabah nihayet yağdı. Gerçi çok kısaydı, sadece toprak ıslandı yalandan, ardından deli gibi de bir nem çöktü ama olsun yağdı. Biraz da serinledi şimdi nankörlük yapmiim, devamını umutla, hasretle, dört gözle bekliyorum.
Bugünün keyifli olmasının bir diğer nedeni de geçen yazımda bahsettiğim hatta yanlışlıkla yazının başlığına bile konu olan hırkanın finali :) Bir bebek kazağı yayınlamıştım geçen yazıda ama bu hırkaya ithafen başlığı Bebek Hırkası diye atmışım ki düzelttim. Hırka bitti, çok da istediğim gibi oldu diyemem daha güzel olabilirdi ama idare edin artık evde giysin çocuk :) Düğmeler yine el yapımı.
Son olarak başlığa da konu olan çekilişe gelelim: Henüz tanışmamış ve buluşamamış olsak ve Antalya' nın farklı uçlarında otursak da sevgili blogger arkadaşım Proje Çantası' nın çekilişi. Yağmur ona da yaramış, bir süredir hazırladığı çekiliş ürünlerini tamamlamış ve çekilişini duyurmuş. O kadar da ince ki istediğiniz ürünün numarasını da söyletiyor size. Benden söylemesi, çok cici kırlentleri ve bileklikleri var belki siz de katılmak istersiniz.
Sevgiler J
Ben yağmuru (genellikle) çok severim. Berekettir, ferahlıktır, umuttur, bitkilere candır. Meslek hayatım boyunca sulama işinden kaytarabilmek, oradaki iş gücünü farklı işlerde değerlendirebilmekti ayrıca. Genellikle severim dedim ya, işte o genelliklenin açılımı da şu: İşte fön çektirmişsindir şemsiyen yoktur, üstün incedir, ayakkabın açıktır ya da şantiyede acil yetiştirmen gereken işler vardır, beton dökeceksindir planın aksar, işveren yağmura değil sana bozuk atar, rögarlar tıkanır taşar falan filan; sudan sebepler yani :) Bir süredir evdeyim zaten bana ne şantiyedelerdeki işten güçten dimi?
Antalya' ya taşındığımda yağmurla ilgili hislerim tuhaflaştı. Aylardan Nisan' dı bu şehre geldiğimde ve yağmur yağıyordu, 'aman ne güzel' dedim 'bereketle geliyorum', ertesi gün de hiç kesilmeden yağmaya devam etti, 'oh oh' dedim 'toprak iyice doyacak', üçüncü gün uyandığımda 'Allah allah' dedim 'gök delindi sanırsam', dördüncü gün 'aaaa' dedim 'durmayacak mı bu be? ' . Sonraki günleri hatırlamıyorum ama şantiye iş programının feci aksamasının da etkisiyle fevkalade nemruttum ve yaklaşık 15. gün durduğunda 'Allahım sana şükürler olsun' diye bağırdığımı hatırlıyorum ofisten dışarı koşarken. Kesilince de kesilir ama yağmur bu memlekette, yağmayınca yağmaz. Yani arası yok. Ya özletir ya bezdirir geldi mi gitmez :)
Uzun lafın kısası aylardır iki damla yağmur bekliyorum, sürekli dualar ediyorum ama yok; bu yıl yağmur yüzü görmedik doğru dürüst. Hele yaz da uzayınca daral geldi bana biliyorsunuz çok şikayet ettim sıcaktan. Dün de bütün gün yağmur bekledim pek nemliydi hava ve meteoroloji gelecek diyordu ama gelmedi. Ve bu sabah nihayet yağdı. Gerçi çok kısaydı, sadece toprak ıslandı yalandan, ardından deli gibi de bir nem çöktü ama olsun yağdı. Biraz da serinledi şimdi nankörlük yapmiim, devamını umutla, hasretle, dört gözle bekliyorum.
Bugünün keyifli olmasının bir diğer nedeni de geçen yazımda bahsettiğim hatta yanlışlıkla yazının başlığına bile konu olan hırkanın finali :) Bir bebek kazağı yayınlamıştım geçen yazıda ama bu hırkaya ithafen başlığı Bebek Hırkası diye atmışım ki düzelttim. Hırka bitti, çok da istediğim gibi oldu diyemem daha güzel olabilirdi ama idare edin artık evde giysin çocuk :) Düğmeler yine el yapımı.
Yakası yamuk gibi duruyor ama değil :)
Son olarak başlığa da konu olan çekilişe gelelim: Henüz tanışmamış ve buluşamamış olsak ve Antalya' nın farklı uçlarında otursak da sevgili blogger arkadaşım Proje Çantası' nın çekilişi. Yağmur ona da yaramış, bir süredir hazırladığı çekiliş ürünlerini tamamlamış ve çekilişini duyurmuş. O kadar da ince ki istediğiniz ürünün numarasını da söyletiyor size. Benden söylemesi, çok cici kırlentleri ve bileklikleri var belki siz de katılmak istersiniz.
Sevgiler J
ay severim ben bu hırkayı.nasıl da güzel örülmüş ki reklam kol ben bi türlü denk getiremem:)ellerin dert görmesin.
YanıtlaSilyağmur konusuna gelince 11 yıl antalyada tatil yapmış biri olarak iklimini biliyorum ve sizin için çok zor.inşallah tez zamanda yağmur yağar ve hava biraz daha serinler.ama ne olur Ankara ya yağmasın ki bugün bozdu hava.kışı sevmiyorumm:)
yağmuru çok severim ben de, bakalım Ankara'ya da yağdı yağacak.
YanıtlaSilHırka konusunda ise kendine haksızlık yaptığını düşünüyorum, hele o el yapımı düğmeler, belki bir gün öğretirsin:)))
Seni çok iyi anlıyorum :) dünde Allaha çok şükür İstanbul'a yagdı yagmur, şu anda çok rüzgar var ve yine yagabilir. Öyle sevindimki hem kendim, hem senin adına :) Antalya çok sıcak bir şehir gerçekten, kışları hava nasıl oluyor Rengim?
YanıtlaSilBiliyorsun aykırı renkleri seviyorum, çocuk işlerinde ama bunun modelide çok hoş olmuş gerçekten. ellerine saglık :)
Sevgili Alanay, çok teşekkürler, her kestiğim ilmeği ve sırasını not ederek kolda da aynısını yaptım öyle denk geldi :) Ben hala Antalya' ya alışıp sevemedim sanırım. Ama dediğin gibi olsun buraya yağsın oraya yağmasın anlaştık. :))
YanıtlaSilBu arada 90-96 yılları arasında da Ankara' da yaşadım. Pek çok severim Ankara' yı.
Noblesse' ciğim sen de mi Ankara' dasın. Orası da buranın tam tersi kuru ayaz olurdu hep benim öğrenciliğimde, ilk kabanımı giydim orada 16 yaşıma kadar ceketle idare ederken Denizli' de. Ceketimi beğendin mi :) Çok sevindim. Yaka yamuk gibi görünüyor hala gözüme ama değil biliyorum :)) Düğmede yok bir numara bildiğin zincirden çember yapıp içine sık iğne işte ama iki kat. Anlatırım detaylı yapacağın zaman.
Aslı' cım, aynı frekanslarda olduğumuzu hissediyorum seninle bir çok zaman zaten.
Başka şehirlerde yaşarken hiç grip, nezle olmazdım kışları Aslı' cım; ama burada bu nem yüzünden kışın her yer ıslak oluyor ya giysilerin bile ve hasta ediyor insanı yani kışın da genelde ıslak ve soğuk.
Beğenmene sevindim. Çok sağol :)
Evet sizin oraların yağmurunu iyi bilirim, hatta o yağmurda sırılsıklam ıslanıp 20 adım atsam ulaşabileceğim otelimi saatlerce süzülerek karşıdan seyrettiğimi ve ardından da hastalandığımı:( Bizim burada da yağar yağmur ama azalır atıştırır sağnak olur ama diner. Neyse yağmur mevsimine girer ayak fazla şikayetvari davranmayıp nimettir demek lazım değil mi? Hırka çok güzel olmuş, özellikle renklerini sevdim.Güle güle giysin sahibi:)
YanıtlaSilçok beğendim...ellerine sağlık ablam :)))
YanıtlaSilyağmuru ben de çok seviyorum ya..bugün yağmaya başladı çok şükür..öyle mutlu oldum ki :)
Fiamma' cım aynı anlattığın gibi, 20 adımda hasta edecek kadar ıslatır buraların yağmuru. Mesela dün akşam da birdenbire başladı tekrar ve tufandı resmen rüzgarla beraber şakır şakır yağdı, yollar sel oldu filan. Şimdi de her yer kuru, güneşli, sanki hiç yağmadı. Neyse dediğin gibi şikayet etmeyeyim ben de tufansız yağsın dilerim hep.
YanıtlaSilHırkam yine bizim kazağı giyen kızımıza gidecek sanırım, onun ölçülerinde oldu farkında olmadan, kızı da yeşillere boğdum çaktırmadan :)
Figen ablacım, sağolasın. Çisil çisil yağsın hep hayatımızda olsun yağmur :)
en sevdigim renkler:)çok cici olmuş eline sağlık arkadaşım.
YanıtlaSilgönlünce bir yagmur diliyorum sana:)
leyya
Teşekkürler Leyya :)
YanıtlaSilŞöyle bir dolaştım, görmediğim birşey var mı diye, yok :))Artık tüm yoğunluğa rağmen bloglar açılana, yorumların ulaştığından emin olana kadar bekleyeceğim:))
YanıtlaSilAh o yağmurları bir de bu dağın başında gör, yağmur tanelerinin her biri sanki kovadan boşalıyor, yıldırımlar peşpeşe, Bıdığım varya benim kuyruklu, yatakların altına kaçıyor:))
Bir şey kaçırmadın çünkü ben yazı senin gibi çalışarak değil yayılarak geçirdim, koca ağustosta bir post yazdım :) Ama kime naz yapacağımı nazımın kime geçeceğini biliyorum dimi Banu abla :))
YanıtlaSilBu sabah Antalya' da ne yağmur ne serinlik yaz devam ediyor yine. Senin oralar biraz serinlemiştir değil mi :)
Serinlemezki, yaz kış birarada yaşamıyor burada, o yağmurlu günde sabahtan soba bile yaktık:))
YanıtlaSilçok tatlı, siyah-beyaz penguen gibisi de olur:)))
YanıtlaSilBen soba görmeyeli yıllar oldu neredeyse Banu abla. Hep çok sıcak yerlerde yaşıyorum uzun süredir, sobaya da hasretim, serinliğe de :))
YanıtlaSilİsoon hoşgeldiniz, evet siyah beyaz da çok şirin olur hatta penguen de işlenebilir üzerine. Çok teşekkürler :))
Gayet güzel olmuş. Ben de çocuklar için ördüğümde bir türlü ölçü tutturamam. Ya küçük olur, ya büyük:))
YanıtlaSilYağmur gibisi yok gerçekten de...
YanıtlaSilhırka çok şirin olmuş ...
Nedret Hanım çok teşekkürler, bebek boyutlarını kestirmek benim için de zor oluyor genellikle :))
YanıtlaSilİçimizdeki karnaval, çok teşekkür ederim.