Bu memleketi bilen bilir, yağmurlar başladı mı durmaz. Günlerce yağar, yağar, yağar... Hava delice kapalıdır, kapkaranlık. Sonra saçma sapan bir rüzgar çıkar, bulutlar dağılacak da yağmur duracak diye sevinirsiniz, bir umut, ama yok o saçma rüzgar fırtınaya çevirir, çatıları uçurur, camları patlatır, gece uykunuzu kaçırır. Artık teslim olursunuz, hiç bitmeyecek hiç diyerek. Sonra bir anda, günler geceler sonra hala delice yağarken yine aniden güneş görünür, bulutlar deli gibi sağa sola kaçışır ve hava açar. Hepsi üç dakikada.... Şaşırıp kalırsınız. Ama açtığı gibi anında kapatabilir de... Aman işte eserli bir iklim, ne zaman ne yapacağı belli olmayan bulutlar, depresyonlu bir güneş, her dem haklı olarak şikayetçi insanoğlu....
Pazar gecesinden beri durum budur. En azından şehrin bu tarafında budur. Belki diğer tarafında tam tersi olabilir, arada hepi topu 50 -60 km var ama olsun olabilir. Ama buna da şükür diyoruz, çünkü en azıdan fırtınaya çevirmedi rüzgar. Geçen hafta pazar akşamı artık akıllandığımızdan kapatarak uyuduğumuz modem yine de pöfleyince üç gün internet bağlantımız yoktu ki vakitsizlikten kullanamasam bile yokluktan kullanasım geldi. Kimseyi okuyamadım, arkadaşlarımla konuşamadım, et suyunu nasıl hazırlayacağıma iç güdülerimle karar vermek zorunda kaldım, "Oktay Usta" sız... Sefalete bakın.