Counter

2 Temmuz 2013 Salı

Gez gel, gel git, dön dolaş kürkçü dükkanı amin

Uzuuun zamandır yazamadım yine ve yine ama bu kez farklı nedenlerle. Son bir ayda dünyam değişti, sizin değişmedi mi? Bakış açılarımız, değer yargılarımız, duruşumuz, nefes alışımız bile değişmedi mi? Okuduklarımız, duyduklarımız, gördüklerimiz bizi duygudan duyguya sürüklemedi mi? "Kimi" hayvanlar ön plana çıkıp sempatimizi kazanırken (misal penguen dememe gerek bile yok ama) "bağzı" insanlar, "bir takım" medya ve yüzde değerlerle ifade edilen kitleler olarak bölünüp bölünüp toplanmadık mı? Gezi' den önce ve sonra olarak bölünmedi mi hayat? Artık hiç bir şey aynı değil, olmayacak değil mi? 


Son zamanlarda o kadar çok yazı okudum ki yaşananlara dair, hiç takip etmediğim kadar takip ettim gündemi, siyasileri, sanatçıları, yazarları, aklı başında fikir sahibi insanları. Kimi zaman twitterda hiç tanımadığım kimdir nedir bilmediğim bazı insanları da, rastgele... Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan, ezberlenmiş üç beş replikle, sadece eleştirmek için orada bulunan, aslında söyleyecek sözünden çok kusacak kini olan, etiketlemek için, kör bakan gözler de gördüm. Ne söylüyor olursa olsun söylediklerinin içinden 'insan' geçen ve geçmeyen diye ayırdım ben de okuduklarımı, sağlığımı korumak için. 

Şu bir ayda Allah sizi inandırsın ben de büyüdüm Y kuşağı ile birlikte. Bir kere TV hayatımızdan çıktı, oh be dünya varmış. Yıllardır Okan Bayülgen derdi de olsa ne iyi olur der beceremezdim. Kapatın televizyonları, hayat sokakta diye... Hoş burada hayat sokakta değil bu ara malum, nefretlik mevsim yaz geldi, mümkünse klimalı ortamlarda yaşıyoruz kentcek. Hatta bilen bilir klimalı otobüs duraklarımız bile var. Neyse konuyu dağıtmadan televizyondan devam edeyim. Dizi filan zaten izlenmezdi bizim evde koca nedeni ile de yarışmalar bıdı bıdı heep çıktı hayatımızdan. Aylarca survive ettik kazananı bir an bile merak etmedik sonrasında mesela. 

Gezi günleri yaşanırken elimde bir de kitap vardı Ece Temelkuran' ın son kitabı: Düğümlere Üfleyen Kadınlar. O kadar fazla paralellik ve ortak ruh vardı ki gündem ile arasında büyülene büyülene okudum. Uykumdan çaldım Maryam, Amira ve Madam Lila' yla paylaştım geceleri. Okumadıysanız en çok, pek çok, aşırı, hatta orantısız tavsiye ederim. 

Lara kuzusu da bu sıcakta bari dişleri hızlıca çıkarayım da rahata ereyim dedi mi? Bizim kız ile aynı günlerde doğan akranının 12 dişi varken bizimki altta iki diş ile idare ediyordu temiz temiz. Sonra 3-4-5-6 beraber geldi. Şimdilerde 12-13-14 aynı anda çıkmaya çalışıyor. Diğer bebe ile eşitlendiler. Bu 12 numara azı, 13-14 köpek diye tabir edilen dişler ki gerçekten son 10 gündür dünyamız bir de bu yüzden değişti. Salyalar, iştahsızlık, keyifsizlik, agresiflik, uykusuzluk, inatçılık, bini bi para. Şimdi yine bir takım arkadaşlarım beni ispiyonculukla, şikayetçilikle suçlayabilirler ama yapacak bir şey yok. Bunlar çıplak gerçekler. Sinirli değil mi diyeyim, yalan mı söyleyeyim, gerçekleri mi çarpıtayım. Olmaz... 

Kuzucuğum bu hallerde bir yandan da sürekli hadi yürüyelim moodunda ve artık desteksiz ayakta durmaya da başlayınca iyice heyecanı arttı uykuları azaldı. Malum bebeler yürüme öncesi oluyorlarmış bir dönem bu şekil. Bu ay bilemediniz önümüzdeki ay yürüdü haberini alırsınız benden artık. Geç bile kaldı diyenlerinizi duyar gibiyim (şaka şaka) ama kızım sağlamcı. Kendinden emin olmadan bırakmayacak desteğimizi aman bırakmasın da zaten.  

Tek tük kelimeler de başladı bir süredir. En önemlisi "gay" ki çocuk demek. Neden bilmiyorum ama sanırım Lara ingilizce konuşacak. "Guy" ingilizcede adam demek değil mi :) Sonra "tisss" var ki kedi ve yazamayacağım bir başkası köpek. Yazamam ama şöyle dudaklarını sıkıca kapatıp arkasından nefes verir gibi bir ses çıkarıyor. Keyfi yerindeyken işveler, cilveler, danslar, kıkırdamalar, numaralar, mimikler zaten gırla... Ama bana değil tabi babaya... 

Bir kaç aydır banyolar sorun olmuştu yine ağlayarak giriyor ve ağlayarak çıkıyorduk. Bir hafta on gündür, güle oynaya girip, ağlayarak çıkıyoruz. (Zaten bu aralar tek isteği banyo yapmak ve emmek). Şimdi de çıkmak istemiyor banyodan. Hatta emekleyerek gidip banyo kapısının önünde, kapı açıksa küvetinin başında bekliyor. Gitmezsem sesleniyor, yok anne değil eeee şeklinde. Anne demiyor mu derseniz "enne" gibi bir şey çıkıyor sıklıkla ağzından ama bana mı söylüyor yoksa ne diyor bilemiyorum. Kimi zaman koridor voltalarımızda banyo önünde durma eylemleri yapıyor, duruyor, duruyor, duruyor ve mızırdanıyor. İnatçı da... Şimdi günde en az bir, ona kalsa sürekli ama makul sayıda maksimum üç kez banyo yapıyoruz ve her seferinde çıkarmak bir dert oluyor. 

Kendi başına yemek dökmeye de başladı bir süredir. Eliyle yiyordu ilk başlarda sonra çatal girdi devreye, en son bir haftadır da kaşık ki kaşık pek zormuş. Doldursa da ağzını bulana kadar boşalıyor kaşık, doldurmak zaten başlı başına dert. Kıyamam ama çabayı bir görseniz. En sonunda banyo farz oluyor hadi hop banyo yapıyoruz sonra da uyumamaya gidiyoruz öğlenleri mesela. Artık günde bir kere uyuyor toplam 1,5-2 saat kadar. Fakat uykuya geçiş de değişti. Eskiden yatağında usul usul, mırıl mırıl uyurdu; ama şimdi uyumadan önce gıdıklanmak, kudurmak, bir kaç kez zıplayıp kalkmak istiyor; kalkıyor da kimi zaman 5-10 kez. Sonra yeniden başlıyoruz. 

Velhasılı kelam  bunca şikayet ve bırlanma üstüne daha da durmam buralarda içimi döktüm yeter. Şu dişler çıksın da normal düzenimize dönelim diyorum ama bir yandan da biliyorum ki bu daha başlangıç. Daha ne günler göreceğiz birlikte inşallah. Sağlıklı olalım da her şey çözülür değil mi? 

Geziden girdim döndüm dolaştım yine Lara' mdan çıktım çok şükür. Ne demiş bazı çapulcular "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam."

Haydi selametle, işler beni bekler. 

28 yorum:

  1. Ülker Abla, evet 1 ay içerisinde her şeyin manasını silen, tüm mutlulukları karalayan hüzünler yaşadık.. Seninde dediğin gibi gerçekten hepimiz büyüdük bir ay içerisinde.

    Yine çok güzel özetlemişsin durumunu. Ama yine de buralardan uzakta durma. Hani baktığımız zaman görebilelim seni.

    Lara ah nasıl güzeldir şimdi. Tam oyun oynamalık zamanı, bu yaş çocuklarla oynamaya bayılıyorum ben:)
    Daha huzurlu ve daha mutlu günlerimiz olsun inşallah..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Zeynep'ciğim keşke yakınlarda olsaydık da ben yorulunca sana devretseydim oyun işini :))

      Sil
  2. Canim benim once kelimelerinden, yureginden ve alnindan operim
    Hilmicem :))) Yilmaz Ozdil yazmis oradan biliyorum :)
    Kitabi merak ettim
    Gec cikan dis iyidir derler bize de aynisi oldu Kolayliklar dilerim, su kusumu operim
    Zihniyetinden operim demis miydim ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Hilmicem' miş dimi ben de instagtamdan öğrendim :)
      Kitabı seversin sen de kesin. Oku en kısa zamanda Nil'im.
      Gelelim dişlere, hem geç hem zor çıkıyor, kıymetini bilsin diye zamanı geldiğinde bu günlerini ayrıntıları ile anlatacam kendisine. Sen ne zorluklarla çıkardın o dişleri yavrucum diyerekten...
      Sağol Nil'im.

      Sil
  3. Ülker ,şekerim,sana bu sabah otobüsteki toplu kalkışmamızı anlatayım da hem gül,hemi de geziii sen neler yapmışsın de...
    Dün gece saat24 00 da bindiğimiz otobüs ek seferdi.Bindiğim andan itibaren üşüyen vucudumu giderken bunları öngörerek aldığım kocaman polar şalımla sarıp uyuklamaya başladım. Üşüyüp uyandıkça şöföre seslendim. Ondan çok nazik (!) ses tonuyla aha kapalı yanıtına homurtuyla karşılık verip uyumaya devam ettim. Saat 03 civarında varmamız gereken dinlenme tesisine 04de varıp molaya başladık,mola bitti,anons yapıldı,inenler bindi ...Bekle babam bekle.Sonra arkada oturan bir genç hışımla otobüs kapısının önünde çene çalan şöförü göreve davet etti ve biraz da içini boşalttı. Ben de arkadından gecenin cümlesi üşüdüüüüüm dedim. Bu kez yanıt gelmedi.Sol ayağımın yanından ısınmaya başlayınca ben de şöförle beraber arabada kalorifer olduğunu hatırlayıp tekrar uykuya geçtim.
    Saat 08.15 gibi o genç yine öne gelip yol boyu işlenen hatalı hareketleri,sabah 06 da varacağımız Ankaraya geciktirilmemizin otobüs şirketinin peron sorununa kaygısızca bulduğu çözüm olduğunu anlattı.Biz içindeyken yapılan benzin ikmallerinin hatalı ve yönetmeliklere aykırı olduğunu da söyleyip kendisinin yazıhaneye gidip şikayetçi olacağını söyledi. Bizi de bunu yapmaya davet etti.
    Ben hemen yanıbaşımda konuşan gencin omzuna dokunup takdirimi ilettim.Akabinde otobüsten bir alkış koptu.
    Valizimi alıp yazıhaneye gittiğimde otobüsümüzün yüzde otuzunu orada ,yazılan dilekceye imza için beklediğini görünce çok sevindim.Zirâ böyle durumlarda ağzımı açtığımda ardımda tek nefes duymadığımdan ve de kınama bakışlarıyla karşılaşıp öfkeme doruk yaptırdığımdan yüzde otuz bile beni çok mutlu etti.
    En azından böyle bir meselede birleşebilmemiz bana çok umut verdi.
    Dilekçeyi imzalayıp mail adreslerimizi de adını sorup öğrendiğim Uğur Beye verip mutlu ve umutlu metroya doğru sırıtarak yollandım.
    Yani senin güzel Lara'n benim torunlarım ve ülkemizin bütün çocukları için aydınlığa doğru umutlarım yeşerdi.
    Atatürk ilkeleriyle yetişip ,öğrencilerimi yetiştirmeye çalışarak geçirdiğim çeyrek yüzyılın boşa gitmeyeceğine dair kıpırtılar duydum yüreğimde.
    Yaşayın,varolun,nurolun gençler.
    "Ey Türk istikbalinin evlâdı! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur!"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nalan ablacım gerçekten değiştik değil mi?
      Haklısınız bu tarz durumlarda genellikle şikayetçi yalnız kalır hatta kimi zaman düzen bozan aykırı damgası yer cık cık lanırdı bile. Duygulandırdınız beni güzel günler göreceğiz evet aydınlık günler. Sağolun varolun sizin gibi kıymetli ilkeli eğitimcilerin varlığı ile mümkün gençlerimizin aydınlığa yolculuğu da...

      Sil
  4. Ülkercim seni okumak iyi geldi canım, minik prensesi öp benim için:)

    YanıtlaSil
  5. Gezi öncesi ve sonrası olarak ayrıldı sahiden hayatlarımız ama çok normal değil mi her yolun Lara'ya çıkması? Önce insan sonra anne olmak değil mi sebebi gördüklerimiz ve okuduklarımız sonrası yüreğimizin bu kadar sızlaması?
    O kadar çok okudum ki ben de son haftalarda, karıştırıyorum artık aklımdaki cümleler kimdendi aceba, yoruldum ve bunaldım aslında ama yine de alıkoyamıyorum kendimi okumaktan daha fazla. Kitap aklımdaydı, şimdi yeniden hatırladım, hemen sipariş vereceğim.

    Lara'ma gelince, kolaylıklar dilerim. Daha önce de söylediğim gibi konuşma faslı yaklaşıyor ve bence sizi mest olacağınız günler bekliyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hepimiz aynı durumdayız Esra' cım işte. Hem yorulduk okuduklarımızdan duyduklarımızdan hem de okumadan duramıyoruz...
      Biz Canbo' yla seni takip ediyoruz işte Lara' yla. Bakalım neler duyacağız küçük hanımın dudaklarından ilk :) Sağol Esra' cım.

      Sil
  6. son zamanlarda çok karıştık yada karıştık da ayıklandık mı demeli? ama umut vadetmesini istiyorum.yoksa bu topraklar çok dar gelecek bize.
    laram büyüyor.her milimde her gelişmede mutluklukla beraber zorlu süreçlerde büyüyecek şekerim.ama her mutluluk böyle olsa.gerçi o zaman "Anne" olmak bu kadar özel olur muydu bilmem:)
    her ikinizide kocaman öpüyorum.selam ve sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolunay' cım birbirimizin içindekileri gördük, sevenler sevmeyenler çıktı ortaya. Öfkeliler fanatikler, bağımlılar bağımsızlar, dağıldık mı ayrıldık mı birleştik mi karışık... Yok ama ben umutluyum. Güzel olacak...
      Bizden de öpücükler size, teşekkürler,

      Sil
  7. Canim aarkadasim.. Haberlerinizi almak güzel..benim takip listem silinmis blogtan.. Hepsini yeniden takibe almak gerek.. Bayadir acmiyordum blogu..arta kalan birkac saat vaktimi de haberleri, politikayi, yazarlari takip ile gecirdim.. Cooook üzüldügüm /üzüldügümüz günler oldu..uyumayi bile suc bildik kimi geceler.. Elimizden birsey gelmemesine ragmen.. :( insallah güzel günlere görecegiz.. Umudum var..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Nar çiçeği google reader kapaninca sistem değişti. Ben de blogloving ile devam ediyorum takibe ama çok da takip edemedim bu ara gündemi takip etmekten. Senin bir de Bezelye ile Börülce var. Hiç fırsat bulamazsın normal. Umut hep var hiç olmadığı kadar...

      Sil
  8. Kitaptan başlayayım ve ben de senin gibi okumayanlara orantısızca tavsiye edeyim :)
    Gerçekten de son bölümlerinde özellikle kitabın çıkış tarihi Gezi sonrasına denk gelip gelmediği konusunda tereddüte düştüm, o kadar olur yani.. Çok etkiledi beni de kitap, ben de anlatacaktım blogda, herkes okusun diyecektim bir de. Ece Temelkuran'ın dilini çok sevdim ben, en çok da tasvirlerini, ne güzel anlatmış di mi şekerim :)
    Lara'cık ne yapsın annesi, isteyerek mi bu kadar asabi, banyo konusunda, yürüme konusunda, diş çıkarma konusunda tamamen irade dışı gelişmiş olaylar, hak ver çocuğa sen de, destekle ;)
    Kolay gelsin Ülkercim, öperim ikinizi de :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esen'cim Ece Temelkuran'in dilini ve kurgusunu ben de çok beğenirim. Okumadıysan Muz Sesleri' ni de tavsiye ederim.
      Lara'ya gelince sağlıklı huzurlu mutlu olsun da ondan gelen herşey kabulüm. Haklıdır hakkıdır.
      Sevgiler Esen'cim öpüyoruz biz de.

      Sil
  9. Senin postunu okudum, yorum yazdığımı düşündüm hatta:) Gezi olaylarından beri toparlayamadım bir türlü, okuduğum blogları, kendi postlarımı...
    Okan Bayülgen haklıydı tabii, yıllardır doğru dürüst izlemem televizyonu. Dizilerle, Acun`nun saçma sapan yarışmalarıyla uyuttular milleti. (Hala da uyuyanlar var tabii)
    Belki de Lara yürümeye başlamıştır çoktan? Birdenbire oluyor böyle şeyler, insanın hiç beklemediği bir anda:) Kendisine göre çok büyük bir adım atıyor şu sıralar demek ki. Heyecanındandır 5-10 kez kalkmaları:)
    Kolay gelsin sana ve Lara`ya:)
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sondan başliim Semi'cim Lara'cım o kadar tedbirli ki sürekli ellerini bırakıp bilimum maymunluk yapıyor., tek elimden tutup tıpış tıpış yürüyor ama elini bırakıp hadi kuzucum deyince bir iki mızıldanıp hoop emekleme pozisyonu alıyor :) Zamanı gelmedi demek ki. Dişleri de pek zor çıkartıyor zaten. Çok kalkmalar her nedenle olabilir. Oluruna bıraktım.
      Tv ciddi bir oyalama ve uyutma makinesi umarım tekrar kapılmayız ama simdilik mutluyum yokluğundan. Zaten vakit hep dar bu ara bana.
      Sevgiler çok çok.

      Sil
  10. Sizin gibi çapulculara can kurban. Demek Lara'm da banyonun önünde #duranlokum eylemi yapıyor.
    Diş çıkaran bebelere oldum olası üzülmüşümdür. ya etini delen bişeyler var acıyor ve senin elinden bişey gelmiyor.. 20 taneye tamamlasın baya bir süre rahat ediyorlar. Geç çıkan diş sağlam olurmuş derler.
    Kitabı merak ettim, şiddetle okuyacağım :)
    Öperim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duranlokum iyiymiş Nilhan'cım. :)
      Diş sıkıntıları bakalım ne kadar devam edecek daha. 13 de çıktı. Şimdi diğer 3 köpek dişi de çıksın selametle azılara razıyız biz bence. Bakalım sağlam mı olacak bizimkiler de...

      Sil
  11. ben o larayı yemez miyim yaa :))))
    kurban olsun figen teyzesi onaaa :))))
    o da aramızdaki yavru çapulcu olsun...hepimiz çapulcu ve de ayyaşız..
    sevgiler ablamm...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgiler Figen ablacım, ayrıca artık kemirgeniz de :))

      Sil
  12. Hayatımız değiştimi bizmi uykudan uyandık Rengim? sanki hep birlikte bu günü beklemiş gibiyiz. Kendi adıma bu durumdan inanılmaz mutluyum gururluyum.
    Laram büyüyor gör bak daha ne değişimler geçiricek :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Aslı'cım bir uyanış söz konusu hepimiz için. Ben de umutluyum gelecekten ve mutluyum bu anlamda.
      İnşallah sağlıkla geçer günlerimiz ve hep olumlu olur değişimler hepimiz için.
      Sevgiler,

      Sil
  13. ben geldim küçük kemirgeni bi daha öptüm kaçıyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tembel blogger ayda bir post yazınca Figen ablacım böyle oluyor işte :) Aldık öpücüğümüzü bi daha :))

      Sil
  14. hihi aferin laraya.
    :)
    guy tamam da aman gay, eşcinsel demek, unuttur onu.
    :)

    YanıtlaSil

Diğer yazılardan

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...